FATİH MİKA GRAVÜR SERGİSİ
“DÜLGER BALIĞI”
Gravür sanatçısı Fatih Mika, Sait Faik okumalarından esinlenerek gravür yapmak istediğinde; Dülger balığını İtalya’da Piazza Vittorio halk pazarından alıp bir kartonun üzerine çiviler ve derin dondurucuya koyar. Zaman zaman modelini derin dondurucudan çıkarıp karşısına koyup çalışır ve balığı tekrar derin dondurucuya bırakır. Bu konu ile ilgili gerekli olacağını düşündüğü birçok marangoz aletinin desenlerini de çalışır. Fakat sonunda dülger balığına yakışacağını düşündüğü ahşap bir zeminin üzerine dülger balığını işler. İşte bu sergide ki işler böylesi bir sürecin ürünüdür. Gravür tekniğinde geleneksel ile deneyseli buluşturan Fatih Mika, derin-baskı gravür tekniklerine (asit-oyma, kumlama, kuru-kazı, yumuşak-mum, şeker-çini, ekleme-baskı v.b.) etkileyici tematik anlatımları da ekler.
Sait Faik bir öyküsünde şöyle anlatır dülger balığını; “Rum balıkçıların Hrisopsaros -Hristos dedikleri dülger balığı, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş. İsa doğmadan evvel, Akdeniz’de dehşet saçarmış. Bir Fenikeli denize düşmeye görsün! Devirdiği Kartacah çektirmesinin, İsrail balıkçı kayığının sayısı sayılamamış. Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; koparır, atar; çeker, parçalarmış. Akdeniz’in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, beladan, işkenceden yılmayan korsanları, dülger balığının adını duyduklarında bembeyaz kesilirmiş. Isa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken sandallarını büyük bir korkuyla bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. “Ne oluyorsunuz?” diye sormuş. Balıkçılar: “Aman!” demişler. “El aman! El aman bu canavardan! Sandalımızı kırdı, arkadaşlarımızı parçaladı. Hepsinden kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kırılacağız.” Isa, yalın ayak, dülger balıklarının yüzlercesinin kaynaştığı denize doğru yürümüş. En kocamanını, uzun parmaklı elleriyle tutup sudan çıkarmış. İki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutmuş, eğilmiş, kulağına bir şeyler söylemiş… O gün bugündür dülger balığı, denizlerin görünüşü pek dehşetli; fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır. Birçok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır. Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı.”
Exhibited Works
DENİZ AKTAŞ, 12-3-4, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 140x150cm DENİZ AKTAŞ, Ardzamanlı, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 150x100cm DENİZ AKTAŞ, Başlangıç Noktası, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 100x130cm DENİZ AKTAŞ, Başlangıç, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 120x100cm DENİZ AKTAŞ, Belirtmek, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 130x100cm DENİZ AKTAŞ, Bozucu, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 135x200cm DENİZ AKTAŞ, Duyulan, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 200x150cm DENİZ AKTAŞ, Eşzamanlı, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 150x100cm DENİZ AKTAŞ, Gösterilen, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 130x100cm DENİZ AKTAŞ, İsimsiz, 2009, Tuval üzeri karışık teknik, 113x118cm DENİZ AKTAŞ, İsimsiz, 2011, Tuval üzeri karışık teknik, 120x150cm DENİZ AKTAŞ, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine karışık teknik, 100x130cm DENİZ AKTAŞ, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine karışık teknik, 120x90cm DENİZ AKTAŞ, No_68, 2011, Tuval üzerine akrilik, 120x90cm DENİZ AKTAŞ, Üstünü Çizmek, 2011, Tuval üzerine karışık teknik, 100x130cm